Yaşayan Bir Hikaye:ULUCAMİİ

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 

Neyse ki elimde bu kez fotoğraf makinem var ve bu fırsat kaçmaz…

Dün evden dışarı çıkıp biraz dolaşmak istedim. Bursa’nın en merkezi yeri sayılan “Heykel “Semtine yaklaşırken Yine beni Ulucamii karşıladı ve ayaklarım ona doğru gitti. Yıllardır bu camiinin önünden geçiyorum ve her seferinde beni büyülüyor. Ne gariptir ki otuz yaşıma kadar içine hiç girmemiştim. Oğlum okul gezisi ile iki kez içini dolaşıp, benim henüz görmediğime hayret edince üç yıl kadar önce içine girdim ve kendi şehrimde bulunan bu şaheser yapıyı bir turist gibi gezdim. Tek kelime ile hayran kaldım ve çok duygulandım. Bursa dışında olduğum anlarda ne zaman Bursayı düşünsem Ulucamii ve çevresi gelir aklıma. Şehre döndüğümde oralarda dolaşmadan da özlemim gitmez.

Bugün anlatmak istediğim Onunla ilgili hikayeler:
Yıl 1396. Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıd Haçlı ordusunun İstanbul’u kuşatmak için hareket ettiğini ve Niğbolu önlerinde olduğunu duyunca ordusunu hazırlayıp yola çıkar. Eğer Niğbolu kuşatmasından zaferle dönerse ,elde edeceği ganimetle 20 tane camii yapmayı vaad eder .Zafer kazanılmıştır,sıra 20 camii nin yapılmasına gelmiştir. Damadı Emir Sultan (Hz.Peygamberimizin soyundan ve Bursa Evliyasının büyüklerinden)kendisine 20 camii yerine 20 kubbeli büyük bir camii yapmasını tavsiye eder. Ve camii 1399 yılında ,Osmanlı İmparatorlığunun 100.kuruluş yıldönümünde açılır. Açılışında kimler mi vardır. İlk Namazı kıldıran Somuncu Baba(Bursa evliyasından,Hacı Bayram veli’nın Hocası ,Açılış günü Ulucamii nin 3 kapısından aynı anda çıktığı görüldüğü ve sırrı açığa çıktığı için Bursayı terkettiği söylenir.),ilk cemaati;Emir sultan Hazretleri,Sultan Yıldırım Beyazıt,Molla Fenari(Osmanlının ilk şeyhülislamI),İlk imamı Süleyman Çelebi (Mevlid’in yazarı),Müezzini ise Üftade Hazretleri(Aziz Mahmut Hüdai’nin Hocası)ve birçok Bursanın büyük şahsiyetleri hazır bulunmaktaymış. (Not:Dini hikayeler ve evliyaların hayat hikayelerinden hoşlananlar için Bursa Evliyalarının hayat hikayelerini de anlatmayı düşündüm şimdi. İlerde anlatırım inşallah hemde türbelerini fotoğraflarım)
Ulucamii aynı zamanda bir hat müzesidir. Ve her hattın ayrı bir hikayesi vardır. Mesala Kıble duvarında bulunan “Vav”(okunuşu gibi yazmaya çalıştım,bilenler kusura bakmasın)harfi önünde Hızır Aleyhisselamın bazı vakitler namaz kıldığı ve onunla beraber namaz kılmaya denk gelindiğinde edilen duaların kabul olunacağına inanılır. Aynı duvarda kabe resmi bulunur ve siz hangi istikametten ona bakarsanız ,kapısı size doğru dönük gibi gözükür. Yine duvarında Yavuz Sultanın kendisine Mısır seferinde hediye edilen ve Ulucamiiye kendi elleri ile astığı Kabenin örtüsü bulunmaktadır. Minberinde Samanyolu Galaksisinin resmedildiği çözülmüştür.
Kuzeybatısındaki pencereleri Hz.Davutun demirleri olarak rivayet edilir. Ortasında bulunan şadırvanın hikayesi de şöyledir.
Yıldırım Bayezid Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar bugün Ulucami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın. Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere “olmaz” der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar. Ama o direnir.Sultan Bayezid caminin yerini sevmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar. Kadılar “mal onun değil mi” derler, “satarsa satar, satmazsa satmaz!” Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid’in aklına damadı gelir. Emir Sultan’ı bulur meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder:-Acele etme! der, bir gecede neler değişmez?İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır. Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar alemlere rahmet olarak yaratılan Efendimiz’in yanına koşarlar. Şefaate kavuşan kavuşana. Kadıncağız da niyetlenir, ama bırakın yürümeye, kıpırdamaya mecali yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. İşte tam o sırada Emir Sultan’ı görür:-Herkes cennete gitti, der, ben bir başıma kaldım burada!Mübarek o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar:-Kurtulmak istiyor musun?Kadın nefes nefese cevap verir:-Hiç istemez miyim?-Öyleyse Sultanımızı üzme!Ertesi gün kadın ayağı ile gelir, evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti bağışlar camiye. Ancak daha sonra, rızası zorla alınan yerde namaz kılınmaz düşüncesiyle o yere şadırvan yapılmıştır.
Daha birçok hikaye;Hangisini anlatmalı . Demirci Kambur Bali ustayı tanır mısınız. Ulucamii nin yapılışında çalışan ,arkadaşı Hacivat ile işçileri güldürdüğü için öldürülen ve Türk gölge oyunun en önemli karakteri olan bizi tanıdığımız ismi ile Karagöz’ü… Onların da hikayesini anlatırım ilerde inşallah…
Ama en çok sevdiğim son bir hikayeyi daha anlatmaya çalışacağım. Sultan Yıldırım Beyazıt camii bitince Emir Sutan Hazretlerine “camii nasıl oldu?,bir eksiğimiz var mı acaba?”diye sormuş. Emir Sultan da “Camii çok güzel oldu sultanım ama meyhanesi eksik kalmış.”demiş. Yıldırım beyazıt o zamanlarda içki içiyormuş,bu cevaba çok şaşırmış ,üstelikte bunu söyleyen peygamberimizin torunlarından biriyken.. “Nasıl böyle birşey söylersin,hiç camiiye içki sokulur mu?Çok günah” demiş . İstediği dersi vermek üzere olan Emir Sultan cevap vermiş hemen.. “sultanım sen insanın yaptığı mağbete içki sokmaya günah diyorsun da,Yaradanın yarattığı bu vücuda içki yi nasıl sokuyorsun.”demiş..
İşte böyle arkadaşlar . Bir mekandan bahsedeyim dedim, neler anlattım . Galiba siteme yeni bir katagori de eklemiş oldum. Başka mekanlarda buluşmak üzere, Hoşçakalın….

Yaşayan Bir Hikaye:ULUCAMİİ adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.