Stres,insan bedeni ve tamamlayıcı tıp

Yazar:   Tarih:   Kategori: Alternatif Tıp 

Stres,insan bedeni ve tamamlayıcı tıp Anlaşılması gereken en önemli şey hayattaki yaşadığımız hastalıkların pek çoğu stres,üzüntü v.s gibi kendi kişisel tutumlardan oluştuğudur,bu bilince ulaşır ve değişimi yani ruhen ve bedenen sağlıklı olmayı seçtiğimiz zaman birşeyler yapmaya başlarız,aksi takdirde kaderimize teslim olur,kendi bedenimiz için hiçbirşey yapmaz yalnızca ilaçlardan medet umarız…

işte bu bilincin oluşmasını sağlayacak uzman bir doktorun yazdığı stres ve bedenle ilgili önemli bir yazı,stresin vücudunuzda yarattığı tahribatı birgün strese girdiğinizde veya sinirlendiğinizde zihninizi bedeninize çevirerek nasıl kendi kendinize zarar verdiğinizi ve zehirlediğinizi gözlemleyerek bir farkındalık geliştirerek anlayabilirsiniz…


Stres ve Beden ilişkisi


Gerek insanlar gerekse hayvanlar olsun yaşamaları için temel mekanizma olan istemsiz sinir sistemine ihtiyaç duymaktadırlar. Bu sistem sürüngenlerin, memeli hayvanların ve insanların iç organlarının çalışmasından sorumludur. Bu sistem nefes düzeninden, ısı düzenlenmesine, mide asit salgılanmasından, kalp atımına, barsakların çalışmasından yumurtlamaya, hormonal düzenlemeden bağışıklık sistemine kadar yaygın bir etkiye sahiptir.[b] Bütün bu görevleri düzenli yaptığı takdirde sağlıklı kalmayı sürdürebiliriz.

Bu sistem yaşam döngüsü içerisinde stres adı verdiğimiz vücudun kendini tehdit altında hissettiği durumlarda alarm haline geçer ve kendi içerisindeki sakinlik bozulur. Bu alarm halinde kalp atımından, mide asit salgısına, barsak haraketlerinden, savunma sistemine kadar uzanan yelpazede etki ettiği tüm sistemlerin sağlıklı çalışması da bozulacaktır. Bu stres haline bir örnek vermek gerekirse, sınav öncesi veya iş görüşmesine girmeden hemen önceki halimizi düşünebiliriz. Vücudumuzun istemsiz sinir sistemi stresli durumu sezip alarma geçecek ve bunun sonucunda kalbimiz hızlı atacak, barsak haraketlerimiz düzensizleşecektir. Bu durumun nedeni aslında istemsiz sinir sisteminin canlıları korumak için uyguladığı bir koruma sistemidir. İnsanlığın ilk zamanlarına dönüp, mağara çağındaki yaşamı veya vahşi hayattaki diğer canlıları da düşünürsek, bu koruyucu mekanizmanın neden çalıştığını daha iyi anlayabiliriz. Kedi gören bir fare’de veya mağarasına döndüğünde bir ayı ile karşılaşan ilk çağ insanını düşünceden daha hızlı koruyan bir sistemdir, istemsiz sinir sisteminin alarm durumu.

[Resim: iStock_000003397003XSmall.jpg]
Böyle bir durumda, istemsiz sinir sistemi vucudun ne olursa olsun iki tercihi olduğunu bilir ve ona göre iç organların çalışmasını tekrar düzenler çünkü ‘savaşmak ya da kaçmak’ olan bu iki seçenekte de iç organlar açısından yapılacaklar aynıdır. Her iki durumda da hızlı koşmak gerekeceğinden iç organlardaki kan damarları kasılır ve bacaklara daha fazla kan gitmesi sağlanır. Giden kanı daha da artırmak için kalp daha hızlı çarpmaya başlar. Nefes hızlanır. Kanla birlikte enerji yani şeker karaciğerden kana salınır. Bu durum için gereken tüm özel hücresel haberciler olan hormon ve sitokinler de kana salınır. Bu sayede bu tehdit durumundan kurtulmak için yaşayan canlıya en fazla şans tanınır.

Bu gibi anlık hallerde hayat kurtarıcı olan istemsiz sinir sistemi günümüz hayatında süregen stresle karşı karşıya olduğundan vücudu sürekli hafif bir alarm halinde tutar. Bu alarm derecesi kişinin maruz kaldığı stres’e bağlı olarak daha da artar. Bunun sonucundan, iç organların beslenmesi bozulur, kalp ritm bozuklukları ortaya çıkar ve ‘anlık’ alarm yanıtında faydalı olan hücresel haberciler başta hafıza ve bağışıklık sistemine zarar vermeye başlar. Süregelen bu istemsiz sinir sisteminin alarm durumu kolay yakalanan gribal enfeksiyonlardan, çarpıntı ve tansiyon şikayetlerine, adet düzensizliklerinden mide asit salgılanmasına kadar uzanan bir yelpazede sağlık sorunların kaynağını oluşturmaktadır.

[Resim: ScreenShot420.jpg]

Kronik stres beynin hardiski sayılan hafıza merkezindeki hücreleri de erittiği yapılan çalışmalarca gösterilmiştir. Bu hücrelerin arasındaki bağlantıların erimesi beraberinde unutkanlık problemlerini de getirmektedir. Neurofeedback uygulamaları düzenli uygulandığında beyni strese karşı korumaktadır. Bununla birlikte Elektroakupunktur’un da hipokampus’u aktive ederek ve inflamatuar sitokinleri baskılayarak koruduğu gösterilmiştir.
Hafıza merkezi hipokampusta süregen stres nedeniyle erimiş bağlantılar

En önemli özelliği adaptasyon(plastisite) olan beyin, yeni durumlara yönelik hücre çalışmasını ya da görev dağılımını değiştirebilmektedir. Bu özelliğin uyarılabilmesi için de sürekli ve düzenli gelen bir uyarı gereklidir. Bir trafik kazasında kolu kopan bir insanın beyninde kol’dan duyu alan hücrelerin her gün koldan ben yokum sinyalini alması sonucu 1 ayın sonunda yüz bölgesinden duyu almak için görev değişikliğine uğradıkları gösterilmiştir. Yine bir annenin beyninde göğsünü temsil eden hücre sayısı bebek süt emdikçe artmaktadır. İşte Nörofeedback uygulamalarının temelini oluşturan beynin adaptasyon yeteneğini kullanmaktır ve bu yeteneği ortaya çıkartmak için de düzenli aralıklarla istenilen düzeyde uyarı yapmak birinci şarttır. Bu durumda da her insanda beynin adaptasyon yeteneği farklı olduğundan aynı hastalıkta dahi nörofeedback’in faydası kişiden kişiye farklı olacaktır.
[Resim: unutkanl%C4%B1k.jpg]
Kelime anlamı Biyolojik geri edinim olan Biofeedback uygulamaları, süregen strese bağlı olarak ortaya çıkan süregen alarm durumundan vücudun çıkartmak için uygulanmaktadır. Canlı doğasının kendisi, biofeedback uygulamalarının temelini oluşturmaktadır. Doğada Koala gibi metabolizması yavaş olan hayvanlar bu metabolizmaya nefes ve kalp atımlarını da yavaşlatarak uyum sağlamaktadırlar. Yeni doğan bir insanın da metabolizması sürekli bir yapım halinde olduğundan hızlıdır ve kalp atımı da yetişkin bir insana göre çok daha fazladır. Biofeedback uygulamaları doğal olan biolojik ritm egzersizleridir.

[Resim: japonya%20122.jpg]

Doğayı ilk gözlemleyen insanlar, metabolizması yavaş olan hayvanların nefes alma şekillerini meditasyon uygulamaları haline getirmişler ve yıllar süren nefes meditasyon eğitimleri için hindistan’dan japonya’ya kadar tapınaklar inşa etmişlerdir. İstemsiz sinir sistemini rahatlatmak için düzenli (senkronize) ve yavaş bir nefes tekniği öğrenilmesi gerekmektedir. Yavaş nefes alıp vermek herkesin kısa sürede yapabileceği bir uygulama iken, asıl zor olan bu şekilde nefes alıp vermede senkronizasyonu (düzeni) yakalamaktır. Bu zorluk yıllar süren meditasyon seansları sonucunda yakalanabilen bir seviyedir. Japon yogiler ve Tibet tapınaklarındaki rahipler üzerinde yapılan çalışmalar stres içeren beyin dalgalarının kalıcı şekilde azalttıklarını göstermenin yanında, bağışıklık sistemlerinin de aşılamaya karşı çok daha fazla antikor oluşturduğunu ortaya çıkarmıştır. Yukarıda bahsettiğim süregelen stres’in bağısıklık sistemimizi zayıflattığını hatırlıyorsanız bu bulgular da süpriz olmayacaktır.

[Resim: stress.jpg]

Şehir hayatına geçiş, beraberinde stresi de (istemsiz sinir sistemi için alarm durumunu da) beraberinde getirmiştir. İş hayatının koşuşturması içerisinde yıllarca nefes meditasyonu yapabilmek zaten olağan dışı bir durumdur. Teknolojik biofeedback yaklaşımları ile yıllar boyunca yapılan nefes meditasyonları ile sağlanan nefes senkronizasyonu, 5-10 dakika gibi bir sürede elde edilebilmektedir. Bu sayede çok az vakit ayırarak, istemsiz sinir sistemimize etkili bir sakinleşme egzersizi yaptırabilmekteyiz. Bu bilgi ışığından yola çıkan nefes ve nabız nitelikli biofeedback uygulamaları, spor salonuna gidip kas geliştirmek için çalışmaya benzer şekilde haftada 3-4 kez nefes ve nabız düzenleyici merkezlerine sakin ve senkronize çalışmaları için egzersiz yaptırmaktadır.

Biofeedback uygulamalarının etkili olması için egzersizlerde senkronizasyon ana şarttır.

[Resim: ScreenShot419.jpg]
Asenkronize nefes

[Resim: ScreenShot418.jpg]
Biofeedback sonrası Senkronize nefes

Bu uygulamalar alarm durumunda olan istemsiz sinir sisteminde diğer sistemlere de yönelik aşırı uyarımları azaltmaktadır. Örneğin, nefes biofeedback egzersizlerinin, kalp damar sağlığını da pozitif etkileyerek hipertansiyon şikayetlerinde anlamlı sonuçlar doğurduğu yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştır. Bütün bu olumlu etkilerinden dolayı Biofeedback otonom sinir sisteminin ulaştığı tüm organ sorunlarında düzenleyici ve destekleyici amaçla kullanılmaktadır.

Alinti: Uzm.Dr.Yusuf Özgür ÇAKMAK http://www.drcakmak.com/irisdetay.aspx?id=4
Konuyla ilgili olarak bakınız :

Bütünsel tıp
Doğru nefes almayı öğrenin

Stres,insan bedeni ve tamamlayıcı tıp adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.