KANSER HAKKINDA HERŞEY

Yazar:   Tarih:   Kategori: Alternatif Tıp 

KANSER NEDİR ?

Kanser önemi giderek artan bir sağlık ve yaşam sorunu durumundadır. Kanser yayılma gösteren ve ölümcül olabilen bir hastalıktır. Kanserin yüzden fazla tipi vardır ve vücudun her bölümünü etkileyebilir. Ölüm nedeni olarak,kalp ve damar hastalıklarının hemen ardından gelmektedir. Batı toplumlarında her yıl 250-300 kişiden biri kansere yakalanmaktadır. 60 yaşın üzerindeki grupta ise kanser sıklığı çok artmakta 300 kişide 4-5 civarına yükselmektedir. Ülkemizde kesin istatistikler bulunmamakla birlikte insidansının bunun yarısı kadar olduğu tahmin edilmektedir.
Ülkemizde en sık görülen kanserler erkeklerde akciğer, prostat, kalın bağırsak. rektum, mide ve pankreas; kadınlarda meme, akciğer, kalın bağırsak, rektum, serviks, over, mide ve pankreas kanserleri olarak sıralanabilir. Deri kanseri sıklığı her iki cinste de yüksek olmakla birlikte, habis melanom dışındaki deri kanserleri tedaviye iyi cevap verdiklerinden ölüm oranı düşüktür.

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de 1990–1995 yılları arasında en sık ikinci ölüm sebebi kanser olmuştur. Çünkü iltihap hastalıkları daha iyi kontrol altına alınmış tanısal imkânlar ve toplumsal bilinç artmıştır. Bu yılların kayıtlarında akciğer kanseri oranı erkek ve kadında sürekli olarak artmaktadır. Mide kanseri oranı ise her iki cinsiyette azalmakta olup, erkeklerde ikinci en sık kanserden ölüm sebebini oluşturmaktadır. Kadınlarda meme kanserinden ölüm giderek artmış ve akciğer kanserinden sonra ikinci sıraya yükselmiştir. Her iki cinsiyette de akciğer kanserinden ölüm sebebinin çok ciddi bir biçimde artmış olması, kişi başına tüketilen sigara miktarının artışı ile ilgilidir.

KANSERİN BİYOLOJİSİ

Kanser, bazı etkilerle değişime uğramış hücrelerin, gerek yerel ve gerek uzak noktalarda kontrolsüz olarak çoğalıp büyümeleri sonucu oluşan habis hastalıklar grubudur. Normalde hücreler belli bir kontrol altında, ihtiyaca göre bölünerek çoğalırlar. Hücreler bir taraftan programlı ölüm(apoptoz) ile yok olurken, diğer taraftan da büyüme faktörlerinin etkisi ile çoğalırlar. Büyüme faktörleri normalde DNA’daki çeşitli genlerin etkisiyle oluşan proteinlerdir. Bu genler mutasyona (değişime)uğrayarak hücrelerin aşırı büyümesine sebep olurlarsa, o zaman kanser oluşur ve bu genlere de “onkogen” denir.

DNA hayatın merkezi olarak kabul edilir. DNA’larda genler bulunmaktadır. Genler, anne veya babadan çocuğa siyah ya da sarı saç veya mavi göz gibi özeliklerin ya da talasemi (akdeniz anemisi)gibi hastalıkların geçmesine sebep olan kalıtım birimleridir. DNA uzun bir teyp şeridi gibidir. Vücudumuza nasıl büyüyeceğini bildiren, hatta davranışlarımızı belirleyen biyolojik bir programlar dizinidir. Bilgisayardaki programlayıcı şeritlere benzetilebilir.
Ynsan vücudunda milyarlarca hücre vardır ve hücredeki DNA o hücrenin kontrol merkezidir. Ynsanda 23 çift kromozom vardır. Bunlar çiftler halinde bulunurlar. Yalnız son çifttekiler cinsiyet kromozomu olarak farklıdır; kadında XX ve erkekte XY olarak bulunur.

Kanser genleri ve onkogenler 70′ li yılların sonlarına doğru bulunmaya başlanmış ve günümüze kadar çok aktif araştırmaların konusunu oluşturarak, kanserin daha iyi anlaşılmasına, tanı ve tedavinin geliştirilmesine hizmet etmişlerdir.
Onkogenleri oluşturan mutasyonlar, karsinojen maddelerin, virüslerin ve X ışınlarının etkisiyle meydana gelir. Kanser bir organda oluşduktan sonra ,uzak doku ve organlara da metastaz dediğimiz yerleşmeler yapar ve genel olarak hastalar metastazlar nedeniyle kaybedilir. Hızlı ilerleyen kanserlerde metastaz erken, daha iyi gidişli kanserlerde ise geç oluşur. Metastaz oluşumu tesadüften çok, kanser hücrelerinin bazı organlara kolay yerleşmelerini sağlayan özelliklerine bağlıdır. Örneğin, kolon kanserleri karaciğere, prostat kanserleri kemiğe metastaz yapmayı tercih etmektedir. Burada,kanserli dokuda kan akımı, damar hücrelerinin aktivasyonu gibi faktörler rol oynamaktadır.
Anti-onkogen denen genlerde kanseri önleyen genlerdir. Bunlar doğal hallerinde iken ,yani mutasyona uğramamış hallerinde iken hücre bölünmesini ve çoğalmasını frenleyen ,durduran genlerdir.

KANSER TANISI

Kişide kanser olabilecek belirtilerin görülmesi halinde , dotor bazı testlerin yapılmasını önerecekdir.Bu test sonuçları, kişide kanser olup olmadığını ve genellikle kanserin vücutta nerede olduğunu gösterebilir.
Kişinin vücudunun herhangi bir yerinde normal olmayan bir şişlik olduğunda doktor bu şişliği inceler ve elle muayane eder. Bazı kanser türleri(prostat-yumurtalık kanseri gibi) kan ve idrara geçen bazı maddeler üretmektedir. Bu maddeler vücutta kanser olduğunu gösterir. Tümör markerı denen bazı kan testleri ile tanı koyulabilir.

Röntgen filmi ya da tarama testleri; Bu testlerde vücudu görüntüleyen cihazlar kullanılmaktadır.Bu cihazlar, vücudun içinde neler olduğunu gösteren görüntüler sağlamaktadır. Sözgelimi organlar,tümörler gibi. Bunlar görüntü almak için ,çok güvenli dozda radyasyon,manyetik alanlar, radyo ya da
ses dalgalarının kullanıldığı cihazlardır. Tarama testinden önce kişiye, ağız ya da damardan özel bir sıvı verilebilir. Bu sıvı vücudun içindeki bölümlerin net görülmesinde yardımcı olur. Kişiden, testten birkaç saat önce herhangi bir şey yiyip içmemesi istenebilir. Tarama testleri hastalara acı veren testler değildir.

Optik tanı testleri; (sistoskopi,sigmoidoskopi,kolonoskopi,endoskopi,br onkoskopi) Bu testlerde bir kameraya bağlı ışıklı küçük bir tüp vücudun içine yerleştirilir. Doktor tüpü vücudun içinde hareket ettirebilir. Vücudun iç kısımlarının görüntüleri,kamera aracılığıyla televizyon benzeri bir ekrandan
gösterilmektedir. Doktor ayrıca mikroskopta incelemek amacıyla doku örneği de alabilir. Bu işlem biyopsi olarak adlandırılır.

Biyopsi, hücrelerin, mikroskop altında incelebilmesi amacıyla doku ve sıvı örneği alınmasıişlemidir. Kanserli hücrelerin görünümleri normal hücrelerden farklıdır. Bu nedenle, patolog hücrelerin kanserli olup olmadığını söyleyebilir.

KANSER TEDAVİSİ

1- AMELİYAT: Bazı kanser tiplerinde en iyi iyileşme toludur. Tümör yayılmış olabileceğinden ameliyattan sonra radyasyon tedavisi ve kansere karşı ilaçlar uygulanabilir.

2- KEMOTERAPİ: Kemoterapi tümörün ilaçla tedavi edilmesi demektir.Kemoterapi ile tümör hücreleri öldürülür ve tümörün büyümesi durdurlmaya çalışılır.Tümörün cinsine ve hastanın özelliklerine göre kemoterapi uygulanabilir.Tümörü yok edip hastayı iyileştirmek için, tümörün büyümesini durdurmak için, yayılmasını engellemek için,tümörün sebep olduğu belirtileri yok etmek gibi amaçlar ile kemoterapi uygulanabilir.Kemoterapide değişik ilaçlar kullanılır.Tümöre doğrudan etkili kemoterapötik ilaçlar ve hormonlar,bağışıklık sistemini kuvvetlendirici ajanlar.Bazı ilaçlar ise tümöre doğrudan etkili kimyasal ilaçların yan etkilerini azaltmak için kullanılır. Kemoterapi ilaçları damar yoluyla, ağızdan ve bazı vücut boşluklarına uygulanabilir.

Aile ve yakınlarınız kanser tedavisi olduğunuzu öğrendiklerinde size, hastalığınıza iyi geldiği söylenen çeşitli yiyecek, vitamin ve ilaçlar almanızı önerebilirler. Bu tür öneriler sıklıkla televizyon,gazete ve dergilerde abartılarak bahsedilen tedavilerdir. Maalesef bunlar genellikle kesin veya tam olmayan bilgileri içerir.Bildirilen yüksek iyileşme oranları bilimsel çalışmalarda tekrar edilemez.Tümör tedavisinde gerçek ilerlemeler temel tıp buluşlarının(yeni ilaç ve yöntemlerin) klinikte uzun süre denenmesi ve geliştirilmesi ile sağlanır.Etkisi ispat edildiğinde dünyanın dört bir yanındaki hastaların kullanımına sunulur.Bu tedavileri kullanmayı düşünüyorsanız doktorunuza haber veriniz.
Kemoterapi tedavisi süresince çeşitli yan etkiler oluşabilir. Yorgunluk ve kansızlık,mikrop bulaşması(enfeksiyon),kanama problemleri,bulantı ve kusma , saç dökülmesi,yutma güçlüğü, ishal, kabızlık, iştahsızlık.

3- RADYASYON TEDAVİSİ: Radyoterapi, radyoaktif ışınlarla tedavi demektir. Radyoaktif ışınlar ,tedavi edilen bölgedeki kanser hücrelerini yok ederek etkilerini gösterirler.Bu arada tedavi alanı içindeki sağlıklı hücreler de bu ışınlardan kötü etkilenseler de , onların kendilerini onarma yetenekleri vardır.Yan etkilerden kaçınmak için radyoterapide verilen doz seanslara bölünerek verilir. Radyasyon tedavisi Co-60 ya da lineer akseleratör gibi cihazlar ile vücut dışından veya vücut boşlukları ve doku içine radyoaktif maddelerin yerleştirilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Tedavi süresince diğer insanlar ile birlikte olmanızda sakınca yoktur.
Radyoterapi sırasında uygulanan bölgeye bağlı olarak çeşitli yan etkiler görülebilir.Kan yapıcı sistemin ürettiği hücreleri etkileyebilir. Özellikle kemiklere uygulanıyorsa daha yoğun görülür. Düzenli kan tetkikleri yapılarak kan tablosu kontrol edilir. Cildi etkileyebilir noktasal ya da yaygın koyu lekeler görülebilir.İştah azalması, yutma güçlüğü,nefes darlığı, öksürük,ishal, bulantı, kusma gibi şikayetler görülebilir.

4-HORMON TADAVİSİ: Kanser hücrelerini öldürmek yada büyümelerini yavaşlatmak için hormon üreten bezler ameliyatla alınır.Hormon üretimini engelleyen ilaçlarla da tedavi yapılabilir.

5-İMMUNOTERAPİ(Bağışıklık tedavisi): Vücudun kansere karşı bağışıklık sistemi yanıtını güçlendiren ya da destekleyen tedavilerdir.

KANSERDEN KORUNMA

Bazı kişiler kanser olurken diğerleri olmuyor. Bunun sebeplerini doktorlar genellikle açıklayamıyor.Bilim adamları kanser tanısı konan hastaların genel özellikleri toparlanarak kanser olma ihtimalini arttıran sebeplerin neler olduğunu araştırmışlardır.Herhangi bir hastalığa yakalanma ihtimalini arttıran faktörlere risk faktörleri , bu olasılığı azaltan faktörlere de koruyucu faktörler denilmektedir. Bazı risk faktörlerinden uzak durulabilirken(sigarayı bırakmak, düzenli beslenmek gibi),bazı risk faktörlerini değiştiremeyiz (doğuştan genlerimizle ailemizden gelen özellikler, vb..). Kanserden korunma bazı risk faktörlerinden kaçınma ve kanser olma ihtimalini azaltan koruyucu faktörleri arttırma ile yapılabilir. Kanserle ilişkisi olduğu bilinen madde ve alışkanlığın kanser tanısı konmadan doğrudan önlenmesine birincil koruma, kanser öncesi görülen(premalin) özellikleri içeren hastalarda bunların kansere dönüşmesini önlemek için yapılanlara ikincil koruma denir. Kanser tanısı konan ve hastalığın tedavisi yapıldıktan sonra hastalığın geri gelmemesi için kansere neden olduğu bilinen durumun ortadan kaldırılması veya bazı önleyici ilaçlar alınması ise üçüncül korunmayı oluşturur.
En basit örneğiyle sağlıklı bir insanın sigaraya başlamasının engellenmesi veya kullanıyorsa bırakması birincil koruma,
ağız içinde çok erken dönemde kansere dönebilecek bulgular olan hastaların sigarayı bırakması ikincil korumadır.
Akciğer kanserine yakalanıp tedavi edilen hastanın ağız içinden başlayarak tüm solunum yollarında, akciğerlerinde ve diğer bölgelerde oluşabilecek yeni bir kanser odağını önlemek amacıyla sigarayı bırakması ise üçüncül korumadır.

İlaç ve vitamin gibi maddeler kullanılarak bu maddelerin çevresel risk faktörlerinin hücrelerde meydana getirdikleri değişiklikleri ve dolayısıyla kanseri önlemelerine de kemoprevensiyon denir. Kemoprevensiyonun amacı doğal ya da sentetik maddeler kullanarak kanseri oluşturan biyolojik süreçleri geri çevirmektir. Riski büyük olduğu toplumlarda bir halk sağlığı girişimi olarak da kabul edilebilir. Bir maddenin bir kanser türünü engellediğini söyleyebilmek için çok sayıda kişi tarafından yıllar boyunca düzenli olarak kullanılması gerekir.

-Görünürde bir neden olmaksızın hızlı kilo kaybı,
-Üç haftada iyileşmeyen yara,ağrı ya da ülser,
-Büyüyen, kanayan ya da kaşınan leke ya da ben,
-Hazımsızlık yada yutma güçlüğü,
-Rahatsız edecek derecede öksürük ya da boğuk ses,
-Öksürükle kanlı balgam çıkması,
-Memede ya da vücudun başka bir bölümünde kalınlaşma ya da şişlik,
-Ağrı olmadan idrardan kan gelmesi,
-Barsak ve mesane ile ilgili alışkanlıklarda değişiklik,

Yukarıdaki belirtilerin tümü,kanserin erken evre belirtisi olabilir, ancak bu durumlar çoğu kez daha az önem taşıyan nedenlerden kaynaklanabilir.Bu konuda kararı doktorunuz vermelidir.

KANSER HAKKINDA HERŞEY adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.