Gırtlak Kanserleri

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 

Gırtlak Kanserleri

Gırtlakta ve yutak-gırtlak bölgesinde gelişen kanserler ses, solunum ve yutma üzerinde genellikle erkenden etki gösterir. İki önemli hayati fonksiyonu, yani solunumu ve beslenmeyi, er veya geç engellemeye başlar. Bu kanserlerin lenf düğümlerine yayılma eğilimi büyüktür; metastaz yoluyla boyun lenf düğümlerine yerleşen kanserlerin tedavisi ise çok güçtür.

1945-1950 Yıllarına kadar bu kanserlerin tedavisi cerrahi olarak sadece gırtlaktaki kanserli kısmın ve boyun lenf düğümlerinin kısmen veya tamamen çıkarılması ve röntgen tedavisi (X ışınları) uygulanması şeklindeydi.

Antibiyotiklerin ortaya çıkışı enfeksiyonları tamamen önlediğinden, gırtlak ameliyatlarının komşu organlara, özellikle yutağa kadar ulaşmasını mümkün kıldı. Anestezi ve canlandırma metotlarının gelişmesi, ameliyatın tehlikelerini azalttı ve fazlaca zayıf düşmüş kimselerde bile çok uzun süreli ve hırpalayıcı ameliyatları mümkün kıldı.

Başka bir deyişle canlandırma ve özellikle antibiyotik tedavisi, bugüne kadar tedavi edilemez sayılan urların çıkarılmasını ve ameliyatın başarıyla sonuçlanmasını sağladı. Her zaman görülen enfeksiyonların önlenmesi imkânı kısmi ameliyatlarda başarı oranını artırdı. Cerrahi bakımdan elde edilen bu ilerlemelerin yanı sıra yüksek enerjili radyasyonlar (telekobaltoterapi, elektron hızlandırıcılar) klasik X ışınlarından çok daha etkili oldu.

Bu alanda her gün yeni başarılar elde edilmektedir. Kanser tedavisinde son yıllarda üçüncü bir savaş aracı daha bulundu: kanserli hücrelerde mitoz bölünmeyi önleyici kimyasal tedavi (antimitotik tedavi). Besleyici atardamarların içine ilâç şırınga ederek kanser uruna ilâç emdirmek usulü, gırtlak-yutak bölgesi kanserleri bakımından simdi terk edilmek üzere olan bir tedavi şeklidir. Buna karşılık gittikçe gelişmekte olan çok yönlü kimyasal genel tedavi ilerisi için ümit verici bir tedavi yolu olabilir.

Bu tedavi yollarından (cerrahi, ışın tedavisi, kimyasal tedavi) en iyi sonuç verebilecek olanı seçmek gerekir. Bu usuller birbirine zıt değildir; hastaya her türlü yaşama şansını sağlamak amacıyla ahenkli bir şekilde birlikte kullanılmaları gerekir. Başlangıçta kötü kullanılan bir tedavi düzeltilemeyecek başarısızlıklara yolaçabilir. Fonksiyon bakımından ortaya çıkacak sakıncalar dikkate alınmamalıdır; önemli olan şifa sağlamaktır.

Aslında hastalar sesi bozmayan bir ışın tedavisini, sesi sakatlayıcı ameliyatlara tercih ederler (ama bugün ses tellerinin sakatlanması pek önemli değildir; çünkü yemek borusunun eğitimi ile konuşmayı kısa zamanda elde etmek mümkündür). Bütün kanser olayları ışın tedavisiyle iyileştirilemez.

Tedavinin şekline karar vermek tam bir anlayış ve bilgi meselesidir. Buna karar verirken kanserin şekline, yayılıcı, yaralı veya üreyici olup olmadığına, yerine ve yaygınlığına, lenf yollarına yayılma eğilimine, lenf şişlerinin varlığına ve büyüklüğüne, hastanın yaşına dikkat etmek gerekir. Bazı gırtlak içi kanserlerinde, telekobaltoterapiden olduğu kadar sesi sakatlayamayan kısmi ameliyatlardan da yararlanılabilir.

Bazı yutak-gırtlak kanserleri sadece telekobaltoterapi ile iyileşebildikleri gibi, ses fonksiyonunu sakatlamamak şartıyla yapılan kısmi bir yutak-gırtlak ameliyatı, aynı zamanda boyun lenf düğümlerinin çıkarılması ve ardından telekobaltoterapiye yer verilmesiyle de iyileştirilebilir. Lenf düğümlerine kadar yaygın bazı gırtlak kanserleri tüm gırtlağın, yutağın bir kısmiyle birlikte, hattâ bazen tüm yutakla birlikte çıkarılmasını, lenf düğümlerinin tümünün alınmasını ve ardından kobalt tedavisi yapılmasını gerektirebilir.

Tedavi edici dozlara (X ışınları veya kobalt) rağmen yeniden depreşen kanserler ancak ameliyatla iyileşebilir. Bu ameliyatlarda zorunlu olarak gırtlağın tamamı, veyahut kısmen yutakla birlikte gırtlağın, lenf düğümleriyle beraber veya onlara dokunulmadan çıkarılması gerekir.

Fakat ne yazık ki ışın tedavisinden sonra yapılan bu ameliyatlar çok zordur; çünkü ayrım çizgileri bozulmuş, dokular sertleşmiştir: bu yüzden ameliyat kötü izler bırakır, deri dikişleri bitişmez, boyun dokuları, hattâ şahdamarlar kangren olabilir.

Kimyasal tedavi ise, bugünkü durumda sadece bir destek tedavisinden başka fayda sağlamaz; ancak, hastayı ameliyata hazırlamağa, çok çabuk ilerleyen bir kanseri frenlemeğe, ışın tedavisine yardımcı olarak, depreşmeyi önlemeye yarar; nihayet hiç bir çaresi kalmayan kanserlerde son çare olarak kullanılır. Bugünkü durumda kanser hakkındaki bilgilere göre, bu yutak-gırtlak kanserlerinde yegâne tedavi çaresi ameliyat ve radyoterapidir. Bu iki metodu mümkün mertebe birlikte kullanmalı, hiç bir zaman birbirine zıt saymamalıdır.

Gırtlak Kanserleri adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.