Egzama

Yazar:   Tarih:   Kategori: Genel Sağlık 


Prof. Dr. Varol Lütfü Aksungur Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümü

Dermatit ve Egzama eş anlamlıdır. Dermatit, “-it” veya “-itis” eki ile türemiş diğer sözcükler gibi, derinin inflamasyonu olarak çevrilebilir. Ancak, derinin tüm tabakalarının inflamasyonu anlamına gelmez. Dermatit, epidermis ve üst dermisin inflamasyonudur. Bir başka deyişle, epidermis ve üst dermisin zararlı sayılan bir uyarana karşı verdiği yanıttır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, uyaranın gerçekten zararlı olması gerekmez. Bu tepki, uyaranı etkisizleştirmek üzere verilir.

En basit inflamasyon, histopatolojik olarak üç temel değişiklikten oluşur: vazodilatasyon, ödem ve lökosit infiltrasyonu. Dermatitlerde bu temel değişiklikler, üst dermisde vazodilatasyon ve ödem, epidermisde hücreler arası ödem, üst dermisde damarlar çevresinde lökosit infiltrasyonu ve bu lökositlerin epidermis içine girmesi ile sonuçlanır . Epidermisde hücreler arasında biriken sıvı, hücreleri birbirinden uzaklaştırır ve sonuçta epidermis içinde küçük, yuvarlak su toplulukları oluşur. Bir süngerin yapısındaki havalı bölümcüklere benzediği için, bu görünüme “sponjioz” denir. Sponjiozun klinik yansıması, Egzama ların ana elemanter lezyonu olan veziküllerdir.

Akut Egzama da, eritemli ve ödemli bir zeminde çok sayıda vezikül görülür. Veziküller, bazan büyüyerek veya birleşerek büller oluşturabilir. Yunanca olan Egzama sözcüğü, “kaynama” olarak çevrilebilir. Egzama da deri yüzeyindeki veziküller, kanayan bir suyun fokurdamasını andırır . Egzama da veziküllerin tavanı birkaç kat epidermis hücresinden oluştuğu ve hücreler arası bağlantılar ödemden dolayı zayıfladığı için, veziküller kolaylıkla açılır, küçük küçük erozyonlar ve sulantı gelişir. Deriden su sızması, ağlamaya benzetildiği için, İngilizcede “weeping” olarak adlandırılır.Egzama sözcüğü halk arasında da yaygın olarak kullanılan bir sözcüktür. Bununla birlikte, Egzama daki küçük su dolu kabarcıkların mayalanan bir hamurda oluşan küçük hava kabarcıklarına benzemesini vurguladığı için, Egzama sözcüğünün Türkçe sözlük karşılığı olan “mayasıl” sözcüğünü de anımsamakta yarar vardır. Zamanla veziküller kurur ve soyulma başlar.

Subakut Egzama da, hafif eritemli bir zeminde çok sayıda skuam ve krut görülür . Skuamlar, özellikle lezyonun kenar kısımlarında, küçük (birkaç mm, hatta bir mm’den daha küçük) halkalar biçimindedir. Bu skuamlar, ilkokul önlüklerine takılan beyaz yakalara benzetilerek, “yakacık” skuam olarak adlandırılır . Krutlar, skuamlar gibi, çoğunlukla çok küçüktür. Bir bölgede toplu iğne başı büyüklüğünde, hatta toplu iğne ucu ile delinme sonrası oluşmuş gibi çok sayıda krut varsa, ilk olarak Egzama akla getirilmelidir . Ortası krut gibi sarı-kahverengi ve yapışık, kenarları skuam gibi beyaz ve kalkık elemanlar, skuam-krut olarak adlandırılır ve Egzama için oldukça özgündür . Zamanla deri kalınlaşmaya başlar.

Kronik Egzama da, likenifikasyon ve/veya hiperkeratoz görülür. Likenifikasyon, stratum spinozumun kalınlaşması sonucu oluşan, üzerinde deri çizgilerinin derinleşmiş ve derinin kıvamının kabalaşmış olduğu bir plaktır . Hiperkeratoz derin fissürlere yol açabilir. Kronik Egzama plaklarında yer yer veziküller, yakacık skuamlar ve küçük krutlar görülebilir. Kronik Egzama da zaman zaman sulantılı dönemler olabilir.

Egzama her dönemde genellikle kaşıntılıdır. Kaşıntı kaşımayı uyarır. Bir bölgeyi sürekli kaşıma deriyi kalınlaştırır. Bu nedenle, likenifikasyon kronik Egzama nın yanı sıra uzun süreli kaşımayı da çağrıştırmalıdır.

Egzama yı başlatan uyaranlar çok çeşitlidir. Dıştan veya içten gelebilir (“ekzojen Egzama ” veya “endojen Egzama “). Dış uyaranlar, kimyasal maddeler veya mikroorganizmalar olabilir. Bilindiği gibi, bazı virusların karaciğerde oluşturduğu inflamasyonlar hepatit olarak adlandırılır. Öte yandan, bazı mantarların deride oluşturduğu yüzeyel inflamasyonlar, her ne kadar dermatit olarak adlandırılmazlarsa da, klinik olarak genellikle akut, subakut veya kronik Egzama gösterirler. Bu nedenle, klinik olarak hemen hemen her Egzama tanısı konduğunda yapılması gereken ilk işlem, yüzeyel mantar hastalıklarını dışlamak için, KOH preparasyonu yapmak olmalıdır.

KONTAKT DERMATİT

Kontakt dermatit, deriye değen bir kimyasal maddenin toksik (irritan) ya da allerjik mekanizmalar ile geliştirdiği dermatittir.

İrritan kontakt dermatit ikiye ayrılır. Asid gibi güçlü irritanların bir kez değinmesi ile oluşan kimyasal yanıklar, primer irritan kontakt dermatit olarak adlandırılır . Sabun ve deterjan gibi zayıf irritanların uzun süre boyunca sık sık değinmesi ile oluşan dermatitler, kümülatif irritan kontakt dermatit olarak adlandırılır. En sık karşılaşılan kontakt dermatit, sık sık su, sabun ve deterjan ile değinme sonucu gelişen “ev kadını Egzama sı”dır. Ellerde kuruluk, çatlaklar ve parmak izlerinde silinme gösterir . Zaman zaman kızarma ve sulanma oluşabilir. Her ne kadar ev kadını Egzama sı olarak adlandırılırsa da, yalnızca ev kadınlarında görülmez, aşçı, barmen ve temizlik işçileri gibi diğer mesleklerde de görülür.

Allerjik kontakt dermatit, tip IV (sellüler veya geç tip) hipersensitivite ile gelişir. Deriye değinen hemen hemen her kimyasal madde emilir. Langerhans hücresi, bu maddeyi alır, bir antijen olarak hazırlar, hücre zarı üzerine yerleştirir, lenf bezine gider ve orada T-lenfositlere sunar. Bu antijeni tanıyan T-lenfosit çoğalır (klonal ekspansiyon). Bu duyarlı T-lenfositler dolaşıma katılır. Aynı madde ile yeniden değinme sonrası, antijen ile deride karşılaşan duyarlı T-lenfositler inflamasyonu başlatır.

Allerjik kontakt dermatit, en sık imitasyon takılarda ve kot pantolon düğmelerinde bulunan nikele ve çimentoda bulunan kroma karşı gelişir. Kadınlarda en sık kontakt duyarlandırıcı nikel, erkeklerde kromdur. Diğer sık karşılaşılan duyarlandırıcılar, lastikler, kozmetikler ve topikal ilaçlardır. Örneğin, sarı bir merhem olarak piyasada bulunan ve güçlü bir antibakteriyel olan nitrofurazon (Furacin) ile sıklıkla allerjik kontakt dermatit gelişir.

Allerjik kontakt dermatitin etkeninin saptanmasında yama (“patch”) testinden yararlanılır. Bu testte irritan olmayan konsantrasyonlardaki kimyasal maddeler, bir yama üzerine konur . Yama hastanın sırtına yapıştırılır. Kırksekiz saat sonra yama açılır. Bir maddenin değindiği yerde Egzama gelişmişse , kişinin o maddeye karşı kontakt duyarlılığı olduğu saptanmış olur. Bu maddenin hastanın sorunu olan Egzama nın nedeni olarak sayılması için, hastanın öyküsünde bu madde ile karşılaşmanın olması gerekir.

Tüm Egzama larda gerçek tedavi, zararlı sayılan uyaranın ortadan kaldırılmasıdır (eliminasyon). Sulantı varsa ıslak pansuman, sekonder bakteriyel infeksiyon eklenmişse topikal ve/veya sistemik antibakteriyel tedavi, kuruluk ve hiperkeratoz varsa nemlendiriciler ve keratolitikler uygulanmalıdır. Egzama lardaki inflamasyonu baskılamak için, günümüzde en yaygın olarak kullanılan ilaçlar topikal kortikosteroidlerdir. Topikal kortikosteroidler, akut dönemde losyon, subakut dönemde krem ve kronik dönemde pomad bazında kullanılır. İnflamasyon şiddetliyse, lezyonlar çok yaygınsa ve topikal tedaviye direnç gösteriyorsa, kısa süreli, orta dozda sistemik kortikosteroid tedavisi uygulanabilir. Egzama lardaki kaşıntının azaltılması için, özellikle sedatif olan, antihistaminlerden yararlanılabilir.

ATOPİK DERMATİT

Atopik dermatit, saman nezlesi, astım ve gıda allerjisi ile birlikte atopik hastalıkları oluşturur. Bu hastalıklar sıklıkla birbirlerine eşlik eder. Atopik dermatitli bir kişinin diğer aile bireylerinde de sıklıkla atopik dermatit ve/veya diğer atopik hastalıklar bulunur. Atopik dermatitli bir kişide ev tozları, polenler, küfler ve hayvan tüyleri-epitelleri gibi sık karşılaşılan allerjenlere karşı sıklıkla mültipl tip I allerjiler görülür.

Atopik dermatitli kişilerde, tip I allerjinin sık görülmesinin yanı sıra, sellüler immünite ve fagositoz bozuklukları da vardır. Bu nedenle, atopik dermatitli kişilerde viral, fungal ve Staphylococcus aureus’a bağlı infeksiyonlar sık görülür.

Atopik dermatit, klinik olarak uzun süreli, yineliyici ve şiddetli kaşıntılı Egzama lar ile seyreder. Atopik dermatit, çoğunlukla çocuklukta başlar ve erişkinlikte biter. Egzama , en çok bebeklerde yüzde, küçük çocuklarda ekstremitelerde (diskoid = nummuler formda) ve tüm yaş gruplarında boyun, dirsek önleri, kasıklar ve diz arkaları gibi büklüm yerlerinde yerleşir. Özellikle çocuklarda Staphylococcus aureus’a bağlı sekonder bakteriyel infeksiyon sonucu impetijinizasyon gelişebilir.

Atopik dermatitli kişilerde Egzama olamadan da şiddetli kaşıntılı nöbetler gelişebilir. Kişi kendini kaşıyarak ya da kaşıtarak rahatlar. Bu kaşıntı nöbetleri, sıklıkla soğuk bir ortamdan sıcak bir odaya girmek, giysileri değiştirmek ve yatağa girip üzerini örtmek gibi ani sıcaklık değişiklikleri ile ve yünlü giysiler ile başlar.

Atopik dermatitli kişilerin derisi kurmaya eğilimlidir. Kuruluk, deride çatlaklara neden olur. Böyle bir deriden irritan maddelerin penetrasyonu artar. Bu nedenle atopik kişilerde kümülatif irritan kontakt dermatitler sık görülür.

Atopik dermatit patogenezinde iki temel bozukluk üzerinde durulmaktadır: transepidermal penetrasyon artışı ve anormal sellüler immün yanıt. Stratum korneumun yağ içeriği, transepidermal sıvı kaybını ve suda eriyen maddelerin penetrasyonunu önler. Atopik dermatitli kişilerde stratum korneum, bu önleyici görevini tam olarak yapamaz. Böylece gerek irritan maddelerin gerekse allerjenlerin penetrasyonu artar. Normalde sellüler immün yanıt, özellikle T-helper-1 lenfositlerin uyarılması biçimindedir. Oysa, atopik dermatitte özellikle T-helper-2 lenfositler uyarılır. Bu lenfositler, B-lenfositleri uyararak, aşırı IgE üretimini sağlar. Esansiyel yağ asidi eksiklikleri gibi bazı metabolik bozukluklarda ve bazı immün yetmezlik sendromlarında atopik dermatit benzeri Egzama ların görülmesi, yukarıda sözü edilen temel bozuklukların önemli bir kanıtıdır.

Egzama adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.