BURSA KAPLICALARI

Yazar:   Tarih:   Kategori: Alternatif Tıp 

Termal turizme olan ilgi, her geçen gün artıyor. Önemli bir kitle termal sulardan yararlanıyor. Bursa’nın şifalı suları da dünyaca ünlü. Sağlık turizm potansiyeli olan kentimizde, bu alanda ne yazık ki yeterli tesis yok. Bursa’yı dünyaya tanıtmak için mevcut tesislerin modernize edilmesi zorunlu!..
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyen Kanuni Sultan Süleyman, sağlıktan daha değerli bir şeyin olmadığına işaret eder. Günlük yoğun tempomuz içersinde yorulan ve yıpranan ruh ve beden sağlığımızı, şifalı sularla tazeleyip yenileyebiliriz.
Yüksek enerjisiyle iyileştirici etkisi olduğuna inanılan kehribara benzer, Bursa kaplıcalarının suları. Sarı renkte ve sıcaktır. Şifa kaynağı olan bu sulara, yüzyıllardır herkes hayran. İmparatorları, kraliçeleri, sultanları iyileştiren bu sular, asırlar boyu ilgi gördü…
Su kenti Bursa, şifalı su ve kaplıcaları yönünden, tarih boyunca son derece zengin bir şehir olma özelliğini her zaman korudu. Roma İmparatoru Justinianus (527-565) zamanında Çekirge’de hamamlar yapılmış. Bizans döneminde de hamam ve şifa kaynağı ılıcaların yapımına devam edilmiş. Osmanlı devrinde ise Bizans’tan kalan hamamların onarımı gerçekleştirilmiş ve yeni kaplıcalar inşa edilmiş. Şehir, her dönemde kaplıca yönünden öylesine zengin olmuş ki, Evliya Çelebi “Kaplıca” teriminin Bursa’dan doğduğunu söyler.
Yüzyıllar boyunca, hastalıktan kurtulmak kadar, güzellik ve kuvvet kazanılan bir yer olarak da bakıldı şifalı sulara. Eğer bir köyün kızları diğer köyünkinden daha güzel görünüyorsa, bunun nedeni köyde bulunan hamama bağlanmış. Aynı şekilde kentin gençlerinin savaşta üstün olmalarının nedeni de, gençlerin savaştan önce kaplıcaya gitmiş olmalarında aranmış. Hatta avcılar tarafından yaralanan ancak yakalanamayan geyiklerin, bu sularda ıslanarak iyileştikleri yer alır söylencelerde.
Genel olarak Bursa’daki kaplıca, içme ve çamur banyolarının; romatizmal, deri, dolaşım, solunum, kadın, sindirim, böbrek ve idrar yolları, göz, kemik ve kireçlenme hastalıkları, metabolizma bozuklukları ile hastalık ve ameliyat sonrası rahatsızlıkları olumlu yönde tedavi edici özelliği olduğu biliniyor. Yüzyıllar boyunca çok sayıda tanınmış kişinin, Bursa kaplıcalarına şifa bulmaya gelmesi ve iyileşmeleri de bunun başka bir ispatı.
Üstün özellikleri sayesinde şifalı sularından derman bulanlar, memnun kalanlar, Bursa’nın sağlık turizminde tanınmasın önemli rol oynadılar. Hatta öyle ki, kaplıcalardan yararlanan bazı uzmanlar, yaptıkları araştırmalarla Bursa’nın şifalı sularının birçok bakımdan, Avrupa’daki kaplıcalardan daha üstün özellikler taşıdığını ortaya koydular. Bu şöhret de kaplıcalarımızın bilimsel çalışmalara konu olmasını sağladı ve böylece şifası da iyice pekişti.
Antik çağdan beri tedavi aracı
Antik çağda bu topraklarda yaşamış, her hastalığın çaresini doğada arayan Asklepios zamanının hekimleri, bu suların tedavide mucizeler yaratacağına inanıyordu. Asklepionlarda (kentlerde), kaplıca sularıyla tedavinin yapıldığı tam donanımlı hastaneler bulunurdu. Bizanslı tarihçi Prukopius bu kaplıcalardan şöyle söz eder: “Bithynia’nın Pythia adındaki bir yerinde sıcak su kaynakları vardır. Birçok kimse burada hastalıklarını tedavi eder”. Gezgin Texier, Romalıların ihmal ettikleri kaplıca sularının, Bizans yöneticileri tarafından Pythia (Çekirge) adında bir köy kurularak, yeniden canlandırıldığını ifade eder. Bizanslı Etien de ”Bursa’da Pythia adı verilen ılıcalar vardır. Bunlar, Bursa krallarına ait hamamlardır” der. Ilıcalarının şifası nedeniyle nedeniyle Konstantinos zamanında Çekirge’den Soteropolis, yani “Kurtarıcı Kent” diye söz edilmiş. Bu kaplıcalar yüzyıllar boyunca hastalar, yaralı askerler, moral depolamak ve gevşemek isteyenlerin akınına uğramış. Özellikle şifa bulmak amacıyla Bursa ılıcalarına yapılan ziyaretlerin en görkemli olanı ise, Justinianus’un eşi imparatoriçe Theodora’nın 4 bin hizmetçisiyle birlikte gelmesidir.
Zengin potansiyel değerlendirilmeyi bekliyor
Ülkemiz termal kaynaklar ve şifalı sular bakımından tam bir cennet. Önemli bir jeotermal kuşağın üzerinde kalan Türkiye, sahip olduğu bin 500 civarındaki termal ve şifalı içme suyu kaynağı ile dünya sıralamasında ilk 7 ülke arasında yer alıyor. Tüm avantajlarımıza rağmen doğal kaynaklarımızın verimli olarak kullanıldığını ve iyi bir biçimde değerlendirildiğini söylemek mümkün değil. Kentimizde sağlık açısından yararlanılabilecek büyük bir potansiyel mevcut. Ancak, romatizmal hastalıklar başta olmak üzere, sayısız sağlık sorununda faydalı olduğu kanıtlanan şifalı sularımızın çoğu, derme çatma tesislerden oluşuyor. İlgisizlik bu alanda da var ne yazık ki. Modern tesislerin yapılmasıyla, Bursa’nın kaderi önemli ölçüde değiştirilebilir. Kentimizin dünyaya tanıtımı ve turist çekebilmesi, sadece bu konunun ciddi olarak ele alınmasıyla bile mümkün. Ancak maalesef her alanda karşımıza çıkan ‘ihmal’ nedeniyle bu konu da geri planda kalmış. Bir termal zenginiyken, bu konuda da olumlu tek bir adımımız yok desek yanlış olmaz.
Olumsuz koşullar olmasına karşın, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık turizmine (SPA), kaplıca ve şifalı sulara olan ilgi hızla artıyor. Tatillerinin belirli bir bölümünü kaplıcalarda geçirmek, hem dinlenip hem de sağlık sorunlarına çare bulmak isteyen önemli bir kitle var. Jeotermal Derneği’nin verilerine göre, termal turizm amaçlı olarak, yılda Almanya ve Macaristan’a 10 milyon, Rusya’ya 8 milyon, Fransa’ya yaklaşık 700 bin, İsviçre’ye 800 bin ve İspanya’ya 400 bin kişi gidiyor. Japonya’nın sadece Beppu şehrine ise 12-13 milyon kişi akın ediyor. Ülkemizde 10 milyona yakın romatizmalı var ve bunların 7 milyonu şifa bulmak için termal merkezlere gidiyor. Bu büyük potansiyel, sağlık turizmi potansiyelinin ne denli yüksek olduğunu gösteriyor. Daha fazla vakit kaybedilmeden Bursa’da kaplıcalardan yararlanmak isteyenleri hedefleyerek,  iyi projelerin üretilmesi ve modern tesislerin inşa edilmesi gerekiyor.
Şifalı sular iki ayrı kaynaktan çıkıyor
Kentimizin şifalı suları, Çekirge ve Kükürtlü’de (Bademli Bahçe) iki ayrı termal su kaynağından çıkar. Her iki bölgedeki suların kimyasal analizleri farklı sonuçları verir. 46 derece sıcaklıktaki Çekirge termal suyu, düşük tuz içeriğine sahipken, Kükürtlü termal suyunun sıcaklığı ise 82 dereceye kadar ulaşır.
Günümüze gelebilen Bursa merkezindeki kaplıcaların en tanınmışları; Kükürtlü, Eski Kaplıca (Armutlu), Yeni Kaplıca ve Kara Mustafa Paşa Kaplıcaları.
Eski Kaplıca (Armutlu)
Bursa’nın en büyük ve en eski kaplıcası. Çekirge meydanından Acemler’e inilen yolun sağında, Kervansaray Termal Otel’in yanında ve bünyesinde. Kadın ve erkekler için iki ayrı havuzlu hamamı var.
Bizans dönemi kalıntılarının üzerine inşa edildiği için Eski Kaplıca ismi verilmiş. Armutlu Hamamı olarak da bilinir. Kaplıcayı Sultan I. Murat, çifte hamam olarak yaptırmış, Sultan II. Bayezit 1511’de hamama bir soğukluk ilave ettirmiş. Bizans Kraliçesi Theodora’nın güzelliğinin ve gençliğinin sırrının, bu kaplıcadan geldiği sanılır.
Eski Kaplıca’nın suyu; sindirim yolu, kadın ve kalp-damar hastalıklarına iyi gelir.
Tel: 0 224-233 93 00
Yeni Kaplıca, Kara Mustafa Kaplıcası, Kaynarca
Çelik Palas’ın önünden sağa dönen yolun aşağısında. Yeni Kaplıca, Kanuni Sultan Süleyman’ın Veziri Rüstem Paşa tarafından 1552 yılında yaptırılmış. Kırk kurnası, tarihi çinileri, geniş havuzu ile önemli bir tarih abidesi. Kaplıcanın duvarlarında ve yerlerdeki mozaikler ile çiniler devrin en güzel örnekleri.
Kaplıcanın suları; cilt, iç ve solunum yolu hastalıklarına şifadır. Kanuni Sultan Süleyman’ı iyileştirdiği de bilinir.
Yeni Kaplıca’nın hemen yanı başında olan Kara Mustafa Hamamı’na, üç ayrı menba suyu ulaşır. Suların ikisi sıcak, biri soğuk. Kokusu yok. Soğuduğu zaman normal sular gibi içilir. Çok berrak olduğu için Gümüşsuyu da denilir.
Kanuni’nin damadı ve veziri Rüstem Paşa’nın ağası Kara Mustafa tarafından 1490’da yaptırılmış. Bursa’da radyoaktivitesi en fazla olan kaplıca.
Su, hamam içinde bir yalaktan kaynar ve kısırlığa iyi geldiği söylendiğinden, kadınlar bu yalağın içine oturarak tedavi olurlar. Ayrıca romatizma, nevralji, gut, egzama, kadın hastalıkları, kemik kırıklarına şifa kaynağı.
Yeni Kaplıca, Kaynarca Otel ve Banyoları A.Ş. tarafından işletilen kaplıcalar alanında, yatak kapasiteleri 60, 70, 200 olan üç otel işletiliyor. Tesiste tedavi birimleri olarak üç adet termal havuz, sıra banyoları ve içme kürü birimi ve fizik tedavi birimi bulunuyor.
Tel: 0 224 236 69 68
Kükürtlü Kaplıcaları
(Uludağ Üniversitesi Atatürk Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi)
Çelik Palas’tan Çekirge’ye giden yolun solunda Kükürtlü Bahçesi’nin arkasında. Kaplıcanın erkekler kısmını, Sultan I. Murat Hüdavendigâr, kadınlar kısmını da Sultan II. Bayezit yaptırmış. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde övgüyle bahsettiği bu kaplıca, bugün Uludağ Üniversitesi bünyesinde yer alan bir kaplıca merkezi.
Tesiste 65 yatak var. Klinik hizmetleri, hidroterapi, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri veriliyor. Üniversite bünyesinde olduğundan ve rehabilitasyon merkezi olarak faaliyet gösterdiğinden, burada görev yapan doktorlara öncelikle muayene olmak gerekiyor, muayene sonucunda gerek görüldüğü takdirde bu sulardan yararlanılabiliyor.
Antik çağdan gelen bir söylenceye göre, kaynayan kükürtlü suya atılan St. Patice’in anısına eski Yunanlılar, yılda iki kez Kükürtlü’yü ziyaret ederlermiş.
Romatizma, cilt, karaciğer hastalıklarına şifa kaynağı.
Tel: 0 224- 234 76 87
Oylat Kaplıcaları
Oylat, İnegöl’e 27 km uzaklıkta Roma devrinden beri bilinen ünlü bir kaplıca bölgesi. Uludağ eteklerinde 840 metre yükseklikte. Çam ağaçları arasında şifa kaynağı bir kaplıca ve mesire.
Oylat Kaplıcaları, suyunun özellikleri bakımından dünya çapında ilgi görür. Oylat suyunun en büyük özelliklerinden birisi, içilebilmesi ile de şifa sağlamasının yanı sıra, 40 derecede kaynayarak doğal haliyle kullanıma hazır olması.
Suyu özellikle ağrılı sinir hastalıkları için bir şifa kaynağı. Oylat’ın değişik kaynaklardan gelen radyoaktif sıcak suları, kan basıncını düşürerek, yüksek tansiyona iyi geliyor. Su ayrıca, kısırlık, romatizma, idrar yolları hastalıklarına, çocuk felcine, egzamaya da şifalı.
Sağlık ve güzellik merkezi cennet köşelerden Oylat’ta, Oylat A.Ş. tarafından işletilen, toplam 750 yatak kapasiteli üç otel ve apartlar mevcut. Ayrıca 2007 yılı ortalarında hizmete açılması planlanan, 250 yatak kapasiteli tesisin yapımına devam ediliyor.
Oylat sularının efsaneleri
Efsaneye göre, Bizans Tekfuru’nun kızı hastalanıp yatağa düşünce derdine çare bulamayan hekimler, onu bu kaplıcaya bırakıp “Öl yat” diyerek ölüme terk ederler. Ancak kız şifalı sular sayesinde iyileşir. Oylat isminin de  “Öl yat” ifadesinden geldiği söylenir.
Bir başka rivayette ise Hatice Sultan’ın kocasının idam edilmesinden sonra vücudunda iyileşmez yaralar çıktığı ve şu anda türbesinin bulunduğu yerde kaderine terk edildiği, fakat buradaki suları vücuduna sürerek bir süre sonra iyileştiği anlatılır.
Tel: 0 224-733 10 50
Tümbüldek Kaplıcaları
Mustafakemalpaşa’nın 15 km güneyinde, Akarca Köyü içerisinde bulunan Tümbüldek Kaplıcaları, çok eski yıllardan beri varlığını sürdürür. Nitekim Akarca’dan 2 km uzaklıkta bulunan Bahariye Köyü’ndeki tarihi hamam kalıntıları buna işaret eder. Harabelerden sökülen sütunlar 1895’’te Tümbüldek Hamamı onarılırken kullanılmış. Kükürtlü olan su, yeraltında 52 derecede kaynar. Su, ham, şekersiz gazoz lezzetinde.
Kalp, romatizma, deri hastalıkları, böbrek taşı, kum düşürmeye birebir olan şifalı suyu, aynı zamanda içilince de mide rahatsızlıklarını giderir.
Mustafakemalpaşa Belediyesi tarafından işletilen kaplıcada, 32 adet konaklama evi bulunuyor.
Tel: 0 224-643 71 36


BURSA KAPLICALARI adlı konuya yorum yapmak ister misin? Etiketler

*

*

Yorum yapmak ister misin?

Acilservis.pro - Hakaret, imla kurallarına uymayan ve konu ile alakasız yorumlar kesinlikle onaylanmayacaktır.